26 Kasım 2009 Perşembe

Kızmayın...

Elenmeydi, depresyondu, kavga, dövüş, patırtı falan derken buraları gene boş bıraktım. Yok onu yazıyıyım, ulan bu da duruyo, abi bak kaç gündür bundan bahsetçez derkene gene mimlendim sonunda. Kendi kendine yazmassan böle olur işte. Millet seferber oldu şu genci de blog dünyasına kazandıralım diye. Sağolun ey blog gençliği ve BlahBlah. Sayenizde yaşıyorum:)

Mime geçmeden önce bikaç bişey diyim. Zaten mim 21 madde. Nina havasında olup bi mim de o patlatsa harıl harıl mim yazıoduk şimdi.

Tahmin ettiğim gibi oldu. Çabuk atlattım. Zaman iyi bi ilaç çoğu zaman. Kullanırken acı veriyo ama olsun. Mülakatlarda beni elemelerine de hak veriyorum, adamlar normal adam aramıyo kardeşim. Annemin "Oğlum, hayırlısı diye dua ettim" sözünü de teselli yaptım kendime. Dedim ki, demekki McKinsey beni alsa perişan olacakmışım. Düşündüm: Mutsuz, iş psikopatı, para şan şöhret sahne neon delisi bi adam olarak ailemin parçalandığını, şöhretin beni esir aldığını gördüm. Tüm dostlarımı kaybetmiştim, boğazdaki yalımda yapayanlız rutubet içinde ölüp gidecektim. Kapımdaki BMW, Ferrari, Porche ve bilimum arabalar, sevdiğimle beni Bağdat caddesinde dolaştırmayacaksa neye yarardı ki. İstanbul trafiğinde bi halta da yaramıyolardı zaten. Hem artık danışmanlığını yaptığım CEO'ları, bakanları da görmek istemiyordum zaten. Hepsi yalakaydı, gülüşleri sahteydi. İrkildim. O dünya zaten bana göre değilmiş, onlar kabul etse ben s.. çekmeliymişim die düşündüm rahatladım.

Düşündüğüm odur ki, Allah kimseye atlatamayacağı sıkıntı vermesin. Ama itiraf etmeliyim ki, bilgisayarımda hala McKinsey yazan bir dosya, bookmark vs gördüğümde yutkunuyorum:) Neyse McK artık benim için bitmiştir..

Bi İstanbul yaptım geldim arada. Bayramda gene yapıcam. Hep söylüyorum, Allah bu şehri özenmiş de yaratmış. Bisürü şey kötü var İstanbulda. Kemerburgaz'dan Kartal 3 saat sürdü mesela, E-5 sağolsun. Ama aradaki vapur yolculuğunda zaman ve mekan donduğu için ben hiçbişey hissetmedim (Fotğrafta kadraj yine kaymış bu arada:) Düşünün ki; o kadar trafik, çöp, 72.5 milletten cins cins heriflere rağmen bana İstanbuldan kalan yine huzur dolu bir ruh. Seni seviyorum Ey Şehr-i Istanbul...


Mimlendik madem, çabuk gönderelim.

1.En son hangi ülke gündemiyle canını çok sıktın?

Valla bu sorunun cevabı hergün güncellenmeli. Katsayı meselesi. Kardeşim imam-hatip'lere gıcık oluyosunuz diye kaç kişinin geleceğini karartınız yine. Danıştaya ne ya katsayıdan falan. Yargımısın yasamamı? Töbe ya.. Bak gene canımı sıktı.


2. En son hangi şarkıdan nefret ettin?

Bilakis, çok seviyoruz kendisini: İsmaayiil yyeeKaaa ve Feyssbuukk..


3. En son hangi fast food ürününden nefret ettin?

BurgerKing tavuk burger.. Üç günde bir yiyip nefret ediyorum. Ne koyuyolarsa içine.

4. En son hangi sakat atı yedin?

Ya geçen biyerde dürüm yedim, at bile değildi galiba. Sorunun cevabı ciğer bu arada.

5. En son hangi yerli şarkıyı beğendin?

Feyssbuuk'u saymassak, Ağladın Ya.

6. En son hangi yabancı şarkıyı beğendin?

Haris Alexiou'dandı.
Apopse Thelo Na Pio. Geçen yazımda mevcut.

7. En son hangi yerli filmi beğendin?

Devrim arabaları. İki gün önce seyrettim napıyım. Daha önce beğenmem lazımmış yoksa.

8. En son hangi yabancı filmi beğendin?

Şeytan marka giyer. Fena değildi.

9. En son hangi kitabı okudun?

İlyada. Humanity dersi alıyorum da bu yaşta.

10. En son hangi bilgisayar oyunu oynadın?

Pes 2009. Hesap et 2010'u çıktı.

11. En son hangi mizah dergisini okudun?

Uykusuz ben de.

12. En son neden korktun?

Mülakattan elenmekten. O kadar da korkunç değilmiş ama.

13. En son neye neden küfrettin?

Abi İstanbuldan Ankaraya dönüş bileti bulamadım ya. Ulan hiç mi kalmaz. Okulumu bitirmek istiyorum ben, istanbula yerleşmek için çok erken..

14. En son neyden kaçtın?

Aşti'de 15 kere "Birader istanbul mu" diyen adamdan. Sana ne lan dedikten sonra farkettim adamın tipini ve dahi cüssesini.

15. En sevdiğim 5 film?

120, Devrim arabaları, Truva, The Dark Knight, Pursuit of Happyness

16. En sevdiğin 5 şarkı?

Ya ben böyle soruları sevmiyorum. Seçemiyorum ki.. Etkilendiklerimi yazıyım bari.

Gökhan Kırdar - Üstüme Basıp Geçme
Sezen Aksu - 1980 (Sezen çok güzel söylemiş..)
Evanescence - My Immortal
Sezen Aksu - İkincisi de var ama seçemedim.
Plain White T's - Hey there delilah (Sözler çok güzel)

17. En sevdiğim 5 yemek?

Yoğurtlu adana (Adnan usta'dan ama), Patates böreği (bu da annemin olcak), Künefe,

18. En sevdiğim 5 isim?

Melda, Nilüfer, Elif, Yasemin falan filan

19. En sevdiğin 5 oyun?

Kim kiminle nerde, Kuzenlerle oynadığım ibiş, Medieval Total War, Batak,

20. En büyük korkun nedir?

O'na hiç rastlayamayacağımdan korkuyorum..

21. En nefret ettiğin 5 klişe laf nedir?

BBG evinde, popstarda, sabah programlarında duyduklarımın hepsi iğrenç.

Kabul ederse ilk mimimi paslıyorum......3lf. Zaten topu topu 5 kişi biliyorum ya neyse:)




Eee Sonra..

19 Kasım 2009 Perşembe

Ve bitti...


Evet; uzun süredir hayalini kurduğum, ulaşmak istediğim yerden artık çok uzaktayım. Aslında hiçbirşeyi insan kendine tek hedef olarak görmemeli. Bizim hayır düşündüğümüz işlerde şer, şer düşündüğümüz işlerde hayır saklı olabileceğini unutmamalı. Ancak bunları yapmak böyle söylemekten çok çok daha zor. Hele bir de istediğiniz şeyin uzun süre hayalini kurmuş, onun tam olarak sizin aradığınız şey olduğunu düşünmüşseniz.

İnsanın hayatında iki şeyin çok önemli olduğunu söylerler: iş ve eş. Ben bugün hayal ettiğim işten uzaklara doğru savruldum. Dert ettiğin şey bu muydu diyeniniz olacaktır. Ancak insan kendisi için her açıdan uygun olduğunu düşünüyorsa, herhangi bir şeyin; kaçırdığınız şey ne olursa olsun bu sizi üzer. Ben de bu gün girmeyi çok istediğim McKinsey&Company'den, mülakatlarda başarı gösteremediğim için artık çok uzaktayım.

Durup diyorum ki bu noktada, "Sen, evet sen çok büyük nankörsün. Elde ettiklerine değil edemediğin az sayıda şeye bakıyorsun. Allah belki de sana şu an sahip olduklarını bile vermemeliydi." Ne var ki, insan daha iyisini istiyor. Bilal ile benzer dertlerimiz var aslında. Gelecek kaygısı, bizi sarıp sarmalamış vaziyette. Belkide son sınıf öğrencilerinin klasik çekincesidir. Nina'ya sormalı, galiba KPSS'ye hazırlanıyordu. Seneye bu vakitte nerede olabileceğim hakkında hiç bir fikir sahibi olmamak, konu iş olunca çok rahatsız edici. Bi işe giremeyeceğim korkusu yok bende. Ancak mutlu olabileceğim bir işe girme kaygısı had safhada. Şu kriz ortamında işini kaybeden bunca insanın yanında bu kaygımın çok komik ve sinir bozucu olabileceğinin farkındayım.

Aslında bu elenmeyi, bi yerde birinin bana haddimi bildirmesi olarak da görüyorum. O adamlar bu gün ayakların yere bassın dedi bana. Bu kadar üzülmem belkide kafamdaki "ben"i değiştirmem gerektiğini hissetmemden ve bunun ağır gelmesindendir. Evet artık şunu anlamalıyım ki; ben hayal ettiğim veya olmak istediğim kişi değil, şu anda bu yazıyı yazan kişiyim. En azından şimdilik. Hayal ettiğim yere ulaşana kadar, oradaymış gibi davranmamayı öğrenmem lazım. Elimin nereye kadar uzanabileceğini iyi düşünmeliyim artık. Tabi eğer daha fazla hayal kırıklığı yaşamak istemiyorsam.

McKinsey benim için ne demekti; gerçekten yapmaktan sıkılmayacağım ve beni tatmin edecek çok istediğim bir iş demekti, rahat bir hayata sıkıntısız bir geçiş, hayallerime giden bir trendi. Ve bu tren bu gün kaçtı... Şu an teselli bulduğum şey ise, şu ana kadar hayatta benim çok istediğim şeyler yerine başıma gelenlere "iyi ki olmuş" demem. İnşallah ileride yine aynısını derim. Son sözüm: Hayırlısı...

Yazımın sonuna, çok sevdiğim Haris Alexiou'dan adını anlamını bilmediğim bu şarkıyı eklemek istedim...



Eee Sonra..

16 Kasım 2009 Pazartesi

Ben, Hem de 100 Maddede!

Bili’nin beni lanetlemesinden (mimlemesinden) mütevellit, blog aleminde racona ters hareketten üstümün çizilmemesi adına işbu “Ben, Hem de 100 Maddede!” başlıklı yazımı kaleme alıyorum. Kendisi racon falan dinlemeyip bloguma dalaştı, ama iyi de etti galiba. Uyuyan ben uyandım. Sayın blogum, affet beni.. Yeni sevgilimi ilk dakkadan kırmış gibi hissediyorum kendimi :) Ve işte bıkana kadar ben:

1) Anlayabildiğiniz üzere ihmalkar biriyim.
2) Ayrıca da sanırım tembelim.
3) İstanbulluyum, kendisi an itibariyle yegane aşkımdır..
4) İstanbul sevgimi anlatmak için tek madde çok az, delisiyim onun..
5) Bu yüzden de Ankara’dan nefret ediyorum.
6) 8 yaşında kız kardeşim var, kendisini çok seviyorum.
7) Onun dışında aileme çok düşkün sayılmam.
8) Annem çok aksi biri olduğumu söyler, Bili de öyle diyo.
9) İnsanların hatalarına karşı hiç töleranslı değilim.
10) Başkasına karşı gösterdiğim bu hoşgörüsüzlük, kendime gelince arazi oluo.
11) Çabuk sinirleniyorum, çok tepki gösteriyorum.
12) En azından düşünce olarak kötü huylarımın çoğunun farkındayım.
13) Kötü yanlarım yüzünden kendimi çok eleştiriyorum.
14) Ama başkası eleştirince, çok samimi arkadaşım değilse, hemen lafı yapıştırıyorum.
15) Dostlarım’a karşı boynum kıldan ince.
16) En büyük korkum dostsuz kalmak. Ozaman hayat çok çok zor olur bence.
17) Çoğu zaman yanlış insanlara çok değer verdiğimi düşünüyorum.
18) Sanırım esas değer verilmesi gereken kişileri de üzüyorum.
19) Melankolik biriydim, artık pek kalmadı.
20) Galiba bu yüzden, bili dinlediğim şarkıları antika diye tanımlıyor.
21) Film seyretmeyi çok istiyorum, ama hep vakit kaybı gibi gelio.
22) Halbuki internette çok vakit kaybedenlerden biriyim.
23) Alışkanlıklarımı değiştirmeyi hiç sevmem.
24) Yeni tatlar denemekten hiç hoşlanmam. Hep bildiğim tatlıları, yemekleri yerim.
25) Ama yeni yerler görmeyi çok seviyorum.
26) Araba kullanmak çok hoşuma gidiyo.
27) Fotoğraf çekmeyi de seviyorum. Ama pek beceremiyorum galiba..
28) Son dakika adamıyım malesef, böyle biri olmasam o kadar rahat edicem ki..
29) Çok maymun iştahlıyım, heves yapıp girmeye kalkmadığım iş azdır heralde.
30) Aynı zamanda sağlam bitirdiğim iş sayısı da çok değil.
31) Yine de başarısız biri diilim. Allahıma şükür çok güzel şeyler yaşadım.
32) Açgözlü sayılabilirim, hep daha iyisini istiyorum.
33) Accık manik depresif olabilirim. Ya çok güçlü hissediyorum kendimi, ya çok aciz.
34) Yine de malesef, sanırım kibirliyim.
35) Geceyle gündüzü şaşıranlardanım, hiç düzenli bi hayatım olmadı.
36) Bu aralar McKinsey’e girmeyi istiyorum baya. Ama çok zor..
37) Bili bu hayalimden ötürü bana suikast düzenlemeyi planlıyo galba.
38) Amerikaya da gidebilirim
39) Askere de..
40) Bu arada demiştim ama Bilkent Endüstri son sınıfım (sondan başa oldu biraz).
41) Şiir seviyorum, hemde her çeşit. Necip Fazıl, Ahmet Arif, Akif, Nazım, Arif Nihat Asya okurum.
42) 182,5 cm yim, 68 kiloyum, gözüm kahverengi, saçım siyaha yakın.
43) Bu kadar anadolu insanı görünümüme rağmen Selanik göçmeniyim aslında.
44) Rusça öğrenemiyorum, uğraşmıyorum, uğraşsam belki...
45) İki üç günde bir Burger King’den yiyorum. Moron amerikalılara benzicem yakında.
46) Araştırmayı, yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum.
47) Yaşlılarla oturup onlardan hatıralarını dinlemek çok zevkli gelio.
48) Bu üniversite hayatım boyunca sanırım kendimi yanlız hissettim çoğu zaman.
49) Farid farjad seviyorum, enstrumantel müzikler, keman falan da hoşuma gidio.
50) Geyik yapmaya geldimi iş saatlerim geçio.
51) Bu saatlerin çoğunu da Üsin heba etti.
52) Çok hayal kuruyorum.
53) Hayallerimde çok mutlu olabiliyorum, üzülebiliyorum ya da çok sinirleniyorum bazen. Doğmamış çocuğa iyi don biçerim yani. (NinaNoctis ‘in dikkatine :)
54) Aslında çok basit hayallerim var:
55) Hayatımın insanınını bulmak,
56) İstanbulda şöyle güzel bi iş
57) Üsküdar’dan ev almak (denize bakmassa ne manası var, tabiki denize bakmalı :)
58) BMW 3.20d, yada yeni VW Passat araba
59) Dünya turu, özellikle Avrupa’yı iyi gezmek
60) Aslında o kadar da basit değilmiş, geriye bişey kalmadı zaten : (
61) Kendi işimi kurmak hep aklımın biyerinde var. Ama buna cesaretim yok sanırım.
62) Hayallerimde olmak istediğim insanla şu anki ben baya farklı.
63) Bu satırı yazarken yine bili aradı (03.59) ve “Artiiizzz misn seennn??” dedi.
64) Galiba accık da artiz bi yönüm var.
65) Böyle de kendime sövmeye başladım mı önünü de alamıyorum.
66) Göstermiyorum belki ama, baya merhametliyim sanırım.
67) İlk muhabbet kuşum ölünce baya ağlamış, kendisine cenaze töreni yapmıştım : (
68) Akrep burcuyum, yükselenim de öyle. En azından bence (tam kesin değil de).
69) Akrep burcunun neredeyse tüm özelliklerini taşıyorum.
70) Siyasetçilerin çoğu akrepmiş, ben de de acayip bi siyaset arzusu var.
71) Ama siyasetin böyle böüü olduğu bi dönemde hiç de giresim yok.
72) Hayalimde hep Dışişleri Bakanı olmak var.
73) Saatlerce oturup siyaset tartışırdım, artık pek tartşmıyorum.
74) Özellikle Kurtlar Vadisi’nden, Soner Yalçın’dan öğrendiklerini vahiy kabul edenlerle.
75) Siyasi görüşüm tam zıt olsa da, dava adamlarına büyük saygım vardır.
76) Allah’tan korkarım, korkmayandan da kaçarım.
77) İstanbul’umu böyle tiplerin basmış olmasından da çok rahatsızım.
78) Saatlerce Fındıklı’da, Üsküdar’da ya da Beşiktaş’ta oturup boğazı seyredebilirim.
79) Hem de saatlerce.. Hiç de bıkmam, ertesi gün gene giderim.
80) Denizi olmayan şehirlere hiç ısınamıyorum.
81) Kütüphane kurmaya çalışıyorum, sürekli kitap alıp okumuyorum.
82) Okuduğum kitaplar aklımda kalmıyor, buna uyuz oluyorum.
83) Çok şey okumak ve bilmek istiyorum.
84) “Aşk” kitabı çok hoşuma gitti, favorilerimden.
85) Mesnevi’yi bigün iyice okumayı istiyorum, an itibariyle karşımdaki dolapta kendüsü.
86) Bana ileride lazım olmayacak bir bilgiyi ez-ber-le-ye-mi-yo-rum.
87) Grup ile proje yapmaktan nefret ediyorum, kendim takılmayı seviyorum.
88) Bağlama aldım, ama çalmayı öğrenemedim.
89) Bağlamayı öğrenirsem belki bi gün keman’a da başlarım.
90) Hayatımda kutladığım doğum günüm çok az, böyle şeylerden çok insanların vefalı olmasını ve beni hep aramasını çok isterim.
91) Zekamı küçümseyen insanları öldüresim geliyor, hele de küçümseyen benden zeki değilse.
92) Bayadır bi spor neyim yapmıyorum, halbuki voleybol oynamayı çok severim.
93) Şarkı söylemeyi seviyorum, keşke sesim daha güzel olsaydı diyorum. Zaten Unkapanı’na yakındı lisem, plak çıkartırdım.
94) Pertevniyal Liseliyim, gururluyum mutluyum.
95) Ama hep Kabataş Erkek Lisesi’nde okumak istedim aslında.
96) Dengesiz bir kişi olduğumu söylüyorlar, hakları var. Anım anımı tutmuyo.
97) Zaman zaman hayallerime hiç kavuşamayacağımı düşünüyorum.
98) Ama aslında hayal ettiğimden çok uzak bir noktada değilim şu anda.
99) Genelde çok önemli karar arefelerinde karar veremediğim zaman, kaderime bırakıyorum kendimi.
100) Hernekadar belli etmesem de, hayatımdan memnunum, şükür diyorum.

Ey Bili neden yazmıyosun diyodun, bu yazıyı yazamadığım içindi. Ee artık laneti üzerimden attığıma göre, kafama göre yazabilirim. Ey Özgürlüüüüük...
Eee Sonra..

14 Kasım 2009 Cumartesi

Ayıptır, Günahtır !!!


Demokrasi adına, insan hakları adına, temel hak ve özgürlükler adına utanın! Yapmayın, etmeyin. Yazıktır, ayıptır, kerihtir, günahtır. Her kim er veya hatun kişi, başkasının bloguna girer, bloguna yazı neyim yazar:

-Tüm blog alemi ona sırt çevire,
-Blogunun izleyici sayısına kıran illeti musallat ola,
-Yazdığı yazıları başka sayfalarda hiyeroglif yazısı gibi gözüke:)
-Google onu adam yerine koyup listelemeye,
-Domain server'ının iki yakası bi araya gelmeye,
-Firefox'u 3 tab üst üste açamaya,
-Klavyesinin shift tuşu basılı kala,
-Facebook'unu farmville iletileri işgal ede,
-Bilgisayarının ekranından mor şeritler geçe,
-AntiVir'i en müşkül anında update yapmaya kalkışa,
-Ve daha nice spam, virüs, hertürlü kefere yakasından düşmeye.

Ammaaaa her kim ki bir hevesle bir blog açıp kendisine bir türlü ikinci yazıyı yazmak kısmet olmamış;

-Allah onu hackerlerin şerrinden koruya,
-Ya Rabbül Alemin kalemine kuvvet ihsan ede,
-Mimlendiği anlarda Hızır yardımına tiz yetişe,
-Ehl-i Blog kendisinin halinden anlaya, hakkında atıp tutmaya,
-Allah projelerine bi ferahlık vere de accık yazı yaza,
-Adam olup bidaha bu kadar ara vermeye,
-Bili'ye de şifre neyim zinhar emanet etmeye...
Eee Sonra..

Bu Blog Hacklenmiştir :)

Enes İstanbul'a gitti. Ben de onun bilgisayarını ele geçirdim. Madem yazı yazmıyor biraz cezalandırmak lazım ama di mi. :) Ben kimim, Sertalp tabii ki he he.

Bu Enes her işte böyle. Abi şu işe girelim, böyle fikrim var onu yapalım, ordan onu alıp buraya koyalım... Bak blog açtı, 1 yazı var toplamda. Ne çocuk bu ya. Bir senedir yurtdışına gidelim diyoruz üniversite bakalım diyoruz, beyefendinin uykusu geliyor bakacağımız zaman. Ya da 18:50 arabasıyla çarşıya gidiyor. Geç bunları Enes efendi. :)

1) Bu bloga ikinci yazı yazmicaksan kapat.
2) Artistlik yapma.
3) Geleceksen gel benle yurtdışına, gelmiceksen oyalama daha fazla.
4) Gezmeyi tozmayı çok seviyosun, adam ol, efendi ol, odanda dur biraz.
5) Hüseyin(Üsiin)'den özenip çok uyuma sen ona yetişemezsin.

Bu da benim manifestom.. Hadi bakalım...
Eee Sonra..