22 Mart 2011 Salı

22 Mart 2011 - Boston

Bugünü, 22 Mart'ı, hayatta yolumu yeniden çizmeye başladığım gün olarak not ediyorum. Daha doğrusu bu gün, uzun zamandır bu konu üzerine olan düşünce sürecimin sonuçlarını vermeye başladığı ilk gün. Bu sonuçları almama vesile olan kitap Gürkan Zengin'in Hoca kitabı, vesile olan insan ise Ahmet Davutoğlu. Uzun zamandır, hatta muhtemelen hiçbir zaman, amaçlarımı bu kadar geniş bir çerçeveye oturtmamıştım.

Şimdi yapmam gereken ilk şey başlamak, özellikle Erol hocamın dediği şeye: Niyet'imi tahlis etmeye..

Bu süreçte katkıları olan herkese teşekkür ederim.. Eee Sonra..

25 Şubat 2011 Cuma

Bir iktidar nasıl gitmez


O iktidara muhalefet Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli tarafından yapılıyorsa biz AKP'yi 5. döneminde falan da %50'ler civarında görürüz diye tahmin ediyorum. Bunu Kemal Kılıçdaroğlu'nun CNN Türk'te katıldığı tarafsız bölge programından sonra bir kez daha anladım.

Kılıçdaroğlu ile Erdoğan arasında çok fark var. Sokakta karşımıza çıksalar biz Kemal amcayı çok daha fazla severiz heralde. Böyle bir mülayim, kimseyi kırmak istemeyen tonton bir dede edasında adam. Recep Bey'imize gelince kendisine bir laf anlatamayacağınızdan ve sürekli azar yiyeceğinizden dolayı kendisinden çok hoşlanmassınız.

Ama iş siyasete gelince değişiyor. Az önce tarif ettiğim Kılıçdaroğlu tontonluğu kürsülerde meydanlarda bir zaafiyete dönüşüveriyor. Başı bitarafı ayrı oynuyor denir ya, CHP tam o görüntüde. Herkes başka birşey söylüyor. Aslında buna gelene kadar, Kılıçdaroğlu'nun da sözlerinin başıyla sonunun tutmadığını görüyoruz. Aynı konuda üç dakika içinde üç cümlede üç farklı eğilim gösterdi yine Tarafsız bölge programında. Böylece fikir değiştirme süresi rekorunu da egale etmiş oldu.

Aslında çok güzel eleştirileri var iktidar hakkında. Akp statüko oluyor diyor, doğru. Semirdiler diyor, doğru. Başbakan ortalığı geriyor diyor, doğru. Kadrolaşma, doğru. Ama bazı şeylere de öyle tepki veriyor ki, kardeşim apışıp kalıyoruz ya. Bakınız Davutoğlu için:

“Bugüne kadar en kötü dışişleri bakanlarından birisi. Ayakları yere basmayan, Türkiye gerçeklerinden kopuk, söylemleri çok fazla dikkate alınmayan bir politikacı olarak dışişleri tarihinde yerini alacaktır”. (1)


Ey ahali, Türkiye şimdiye kadar dış politikada estiriyordu da biz mi bilmiyoruz. Ben bizim dünyada herhangi bir meselede figürandan öteye gidebildiğimizi bilmiyorum. Türkiye'nin uluslararası arenadaki oyunculuğu ağababaların isteği üzerine sağa sola asker gönderme, bi de bizim sığ düşmanlıklarımızdan ibaretti. Gazetecinin paylaştığım videoda dediği, Yunanların jet ihlali konuştuğu seviyedeydik. Şimdiki dış politikamız çok mu iyi, tartışılır. Ama tartışılır kelimesinden de anlaşılacağı üzere artık bir dış politikamız var.


Yani Kemal Amca, adama dünya Mr. Zero Problems demiş, sen kalkmış CNN Türk'te "Efendim bütün komşularla ilişkiler bozuldu" diyorsun. Vallahi komik oluyor, billahi küçük düşüyorsun. Adamın 2010'un dünyaya yön veren 7. düşünürü olmasını da atlamışsın. (2)(3)

Ben iktidara vurma demiyorum. Hobi olarak yine vur, ama çok sağlam yerler var. Ne gerek var buralardan vurmaya çalışmaya, yumrukların boşa düşüyor Kemal Amca.

Bir örnek daha: "Efendim Libya Libya diyosunuz, hükümet Libya'da ne yapmış". Cevap Times'tan: "Türkiye en çarpıcı tahliyeyi yaptı" (4). Hakikaten bilmediğinden mi soruyor, bir ara onu düşündüm. Eleştiri böyle mi olur? Şunlar şunlar niye yapılmadı, bu niye eksik oldu falan demek gerekmez mi? Öteki türlüsü, hani çocuklar kavga eder ya, sonra haksız çıkan çocuk: "Ne var la, ne, nolcak?" diye cevap verememe cümlesi kurar; Ona benziyor. Dersinizi hala iyi çalışamıyorsunuz Kemal Amca, acemilik dönemleri geçmedi mi artık?

Benzer bir durum Ekonomi konusunda da yaşandı. Kılıçdaroğlu kendisine verilen "Ama efendim IMF ve diğer kuruluşlar ekonomimizi övüyor" cevabına, "Nerde efendim, yok öyle birşey" deyiverdi.

"I am especially pleased to be visiting Turkey at a time of such excellent economic performance." cümlesi bir IMF yetkilisine ait. Ve buna benzer bir çok övgüye de rastlamak mümkün. Ben, şahsen bu övgüleri Dünya'da girişimcilik konusunda 1 numara kabul edilen Babson College'daki bir forumda tanıştığım İngiliz profesorden de dinledim. Performansımız "excellent" olmasa da Kılıçdaroğlu'nun "nerde efendim" dediği kadar hiç değil. Güngör Uras bu konuyu güzel bir şekilde ele almıştı birkaç gün önce. (5) (6) (7)

Bir de Kemal Kılıçdaroğlu "dünyada para bolluğunun yaşandığı şu dönemde bu da başarı mı" dedi ki onu da duymamış olmak isterdim. Dünya resesyondan kırıldı, şu işittiğimiz cümlelere bak. Bazen Kemal Kılıçdaroğlu'yla aynı dünyada yaşamadığımızı düşünüyorum. (8)

Bunların karşısında Akp'nin üst kadrosu Kılıçdaroğlu'nu merdivene ters binmekle komik duruma düşürmeye çalışıyor ya, o da ayrı seviyesizlik. Beyler o dediğiniz facebook geyiği olacak seviyede bir meseledir, oturun siyaset yapın adam gibi. O mesele de ayrı bir yazı konusu, ona da gireriz sonra (9)

Sonuç olarak, ben Kılıçdaroğlu iktidara geldiğinde ne yapacağını kestiremiyorum. Kılıçdaroğlu ortaya bir vizyon koyamıyor. Herkesin birşey söylediği partide Kılıçdaroğlu programda: "Ben birşey söylersem parti meclisimi etkilemiş olurum" dedi bir konuda. Genel başkan ne işe yarar Allah aşkına. Neye karşı olduğunu anlatma konusunda, ne anlattığı konusunda sıkıntıları var. Genel geçer cümlelerle gittiği, ortaya net politikalar koymadığı ve Aile sigortasından daha kalıcı çözümler üretmediği sürece kendisine hedefi %40 koymamalı.

CNN Türk'teki programın linki seyretmek isteyenler için:


Paylaştığım video da eski bir Tarafsız Bölge programından. Eleştirilerim daha iyi anlaşılsın içün koyuyorum. İbretlik bir paylaşım kardeşim, vesselam:)






Eee Sonra..

4 Şubat 2011 Cuma

Ölümler çıplak gelir..

Ostim'de bir çok insan öldü bugün.. Pek tanımazsınız, dans yarışmalarına katılan yoktur aralarında. O yüzden pek yüreğinizi parçalamaz ölümleri. Öyle neşe dolu cıvıl cıvıl falan da değillerdi muhtemelen, hayat bellerini bükmüştü. Evlerinden uzakta başkalarının evinde değil, harıl harıl çalıştıkları işlerinin başında öldüler. Pek spekülasyona açık değil, iş kazası işte.. O kadar.. Kafalarını bulandıran nasıl geçinirim düşüncesiydi, başka bir şey değil. Ama yine kafalarında güzellikler olduğunu söyleyebiliriz. Onlar da eşlerini çocuklarını bırakıp gitmişlerdi oraya, ama onların rızkı için.. Her neyse Allah Rahmet eylesin.. Ha isimleri mi.. Aklımda kalmadı hiç biri.. Eee Sonra..