30 Aralık 2009 Çarşamba

Eski yıl yazısı

Günlerdir bir koşuşturmadır gidiyor. Geçen yazımda iki satırla anlattığım gibi, insanlıktan çıktığımı hissettim bu projeler yüzünden. Geçen cumartesi yazdığım algoritmamın güzel sonuçlar verdiğini görünce çok sevindim ve kendime bi ödülü layık gördüm. Çok yoğun olmama rağmen Bilal'le Avatar'a gittik. O yoğunluk yüzünden olsa gerek, en geç seansa aldık bileti. Öyle uzun bi filmden gece 4 te çıktık haliyle. Sen misin bukadar olsun kendine zaman ayıran? Uyuduğum için pazar sabahki proje toplantısını kaçırdım. (Millet haftaiçi sabahı okula gitmezken biz Allah'ın pazarının sabahının körüne proje toplantısı koyuyoruz!!) Battı balık yan gider, akşama kadar uyudum ben de. İşte o pazar akşamı kalktıktan sonra, ilk defa dün (salı) akşam 5.30 da Rusça sınavımdan çıkıp uyumak için yorganı üzerime çektim. Arada elbiselerimle sızdığım ve darp suretiyle kaldırıldığım1 saatlik uykumu saymıyorum..

Şu an durduğum noktada; Rusça sınavımın ciddi şekilde patlamış olduğunu, Algoritmamın, sinemadan sonra denediğim örneklerde aslında okadar da iyi olmadığını gördükten sonra, Akademik danışmanımın "Yani başarısız olduk!" gibi öz bir cümleyle hakkımı takdir ettiğini, Humanity dersinden 1 puanla B+'ya düşüp, ortalamamı düşürme yolunda ve dolayısıyla "Yurtdışı yerine yurdum üniversitelerinde Master" a bir adım daha attığımı, bugüne olan bir projeyi yetiştiremediğimi görüyorum.

Ve Avazım çıktığı kadar bağırasım geliyor...

Akşamüstü yattıktan sonra gece 3.30 da uyandım. Tarihe baktığımda Aralık 30 yazdığını görünce şaşırdım. 2010'a bu kadar az kaldığını farketmemişim. Şöyle bi gazetelere baktım, memleket karışmış... Kozmik odalar falan.. Canımı daha da sıkmaya gerek olmadığından okumadım hiçbişeyi. Telefonumda 2 çağrı vardı, Babam ve proje arkadaşım.. Hadi babamla nezamandır konuşmadık, senle bugün 50 kere görüşmedik mi ey sevgili dostum. Rahat bıraksan artık beni..

Saat sabah 6 civarı ve Ensar'a telefon üstüne telefon. Projeler herkese dert.

Babam ameliyat olmak için gün alacaktı, bu konuyu çok önemsememe rağmen kaç gündür hiç arama fırsatım olmamış..

Ne yapıyorum ben??

İşte 2010'a böyle giriyorum. Yılbaşı kutlamaları hep saçma gelmiştir bana. Milletin içip içip dağıtmak için kullandığu bi araç sadece. Fotoğraf 2009'a girilen dakikalardan. 2010 'a girerken de aynı şeyler olacak. 2010 da 2009'a çok benzer geçicek. Memleketim darbe iddialarını konuşucak, biz hayata kendimizi kaptırmış etrafta olanların ve hayatımızda asıl önemli olan şeylerin, sevdiklerimizin farkında olmadan sağa sola koşuşuyor olacağız. Fotoğraf çekmeyi neden seviyorum biliyor musunuz? Fotoğraf zamanı durdurur. Anı ölümsüzleştirirsiniz. Bunun en büyük faydası ise o anın aslında ne kadar güzellikler içerdiğini anlamanızdır. Koşarken yol kenarındaki o çiçekleri farketmemişsinizdir daha önce. Fotoğraf ile tüm ayrıntısıyla o güzelliği yaşarsınız. Böyle hisseden biri yılların bukadar çabuk geçmesinden neden mutlu olsun?

Bilal'in yazısı hoşuma gitti. Ben de 2009'un bir fotoğrafını çekmeye çalışayım. Burdan sonrası, daha çok beni tanıyanların anlamlandırabileceği ve benim bu yılı hatırlamam için yazdığım satırlar.

-2009'a nerede girdiğimi hatırlamıyorum. Sanırım yurtta yalnızdım ve o gün akşam üstü uyumuştum. Saat 12'de dışarı baktım diye hatırlıyorum, sanki dünya kabuk değiştirecekmiş gibi.

-İlk aylarda yoğun bir şekilde akademisyen olmak istiyordum., fakat bahar döneminde aldığım iki master dersi bu fikrimi oldukça sarsmıştı. Artık akademisyenlik benim için sıkıcı bir dünyadan ibaretti.

-Gittigidiyor'dan ürün satıyordum. Hayatımda önemli bi yeri vardı bunun, çok vaktimi buna harcıyordum. 75'teki odamda sürekli bi köşede bi otodvd bulunuyordu. Bana 1500 TL takan vatandaş.. Seni hiç unutmıcam.

-Eskiden çok gittiğim biyere artık çok gitmiyor, hatta kaçıyordum. Ciddi anlamda bir boşluktaydım. Hayatımı artık daha anlamsız bulmakla beraber, yine de kaçıyordum. (Bu satırı herkesin anlamasına gerek yok)

-Yavuz'la kalıyordum. Normalde evde kaldığım halde artık çok uğramıyordum eve. Yavuzla odada çok fazla beraber bulunmadık. O genelde geç gelirdi, ben de sık sık Bilal'lerin odasına gidip orada takılırdım. Hatta adres verirken çok defa istemsiz olarak Bilal'lerin oda numarasını söylemişimdir. Güzel anılarım var o odada.

-Staj başvuruları.. 2009'a dair hatırlayacağım bir şey de bol staj başvurusu, bol red cevabı. Bilal'le gebze maceramız. Bilali feribota bindirmem 45 ytl'ye:) Durumu kurtarmak için ben:"Bak kazıklandık ama vapurun tadı başka" diyorum, ben vapura binmeyi sevmem ki diye cevap veriyor. Durumu toparlayamıyorum.

-Zamanını tam hatırlamıyorum ama diş ağrım yüzünden baygınlık geçirdiğim günler var burada biyerde.

-Dönem sonunda üniversitedeki en kötü not ortalamamı getiriyorum.

-Ordu'ya gidiyoruz. Bilal'lere. Çok güzel bi anı benim için. Bilal'e ve ailesine teşekkür ederim tekrar.

-Eczacıbaşı İlaç Pazarlama'da staj günlerim. İstanbulda olduğum için mutluyum, ancak hafta içi staj dışında hiçbişey yapamıyorum. 3 senedir istanbulda okadar çok kalmamıştım. Bi kafa dinleme dönemiydi. Staj ise benim için özellikle ilk zamanlarda hayal kırıklığıydı. Okadar eleme, mülakat, sınav'la girdiğim yerde fotokopi çekiyordum staj boyunca. Allah'tan Tuğba Hanım ilgilendi de daha ciddi şeyler de yaptım, bişeyler öğrendim. Tuğba Hanım, Ceren Hanım, Serkan Bey.. 2 ayım bu üç kişiyle geçti.

-Ege - Akdeniz turumuz. Bilal'leri göndermeyip kendim tura çıktım:) Bunu yıllarca anlatıcaklar. Hasanı ve Muratı zorla ikna ettiğim güzel gezi. Sanırım Hasan'ı kırmam yüzünden, o çok güzel günleri hep buruk hatırlıcam.

-İngilizce kursunda hocalık günleri. Tekrar eski günlere mi dönüyorum?? ... Hayır..

-Daha yeni öğretim yılının ilk günlerinden koşuşturma. TOEFL, GRE, başvurular.. Çalıştık çalışamadık derken başvurular bitti, referanslarımı bile aldım.

-Bitirme projesi.. Beni çileden çıkaran proje toplantılarım. 3 gün sinirlerimin yatışmıyordu o toplantılardan sonra. BSH projesini alışımız, ve Tekirdağ günleri..

-İş başvurularım. McKinsey, sen içimde hep ukde olarak kalacaksın. Özel sektörde nasibim yok diye düşünmeye başlıyorum.

- Yurt hayatının ne demek olduğunu daha iyi anladım. Odamı seviyorum, ama hep uykusuz geceler geçti burda. Çok iyi hatırlamıcam sanırım burayı.

Şu an bir final döneminin eşiğinde, yine canım sıkkın halde yazdım bu yazıyı. Hep canım sıkıldığında blog'a koşuyorum, hep bunalım yazıyorum. İleride baktığımda ne boktan bi hayat yaşamışım dicem sanırım bu satırlara bakarak. Genel olarak üniversite yıllarım böyle bi enteresan, koşturmacalı, kalabalık içinde yalnız bi halde geçti zaten.

Ey 2010... Geleceksen adam gibi gel.. Güzel şeyler getir... Yaşımı bir arttırmaktan başka işlere de yara..

Yeni yıl dileğim: Hayatım, eskisinden daha güzel olmak kaydıyla, bambaşka olsun..

2 yorum:

Sertalp Bilal dedi ki...

Bu yıl çok daha süper olucak innşallah NS bey.
Okurken kendi 2009'umu da tekrar bir görmüş oldum unuttuğum şeyler varmış. 2009 bence 2008'e göre güzeldi, bi de 2010'da istediğimiz kabulleri alırsak çok daha güzel bir yıl olacak.

Yılbaşı için ne gibi planlarınız var acaba? :)

Adsız dedi ki...

Hoop nerdesin sen ya, yeni yılda tık yok?

Yorum Gönder

De bişey sende..